
AYAZ ATA
10.08.2017 PerşembeYılbaşında ağaç süslemek, hindi yemek, yeni yıl kutlamak günah mıdır, değil midir? Başka hiçbir derdimiz yokmuş gibi her sene sonunda tartışması yapılır. Tartışma sonu dinsiz-yobaz yaftasının hemencecik yapıştırıldığı sevimli bir dönem muhakkak yaşanır.
İdraka haiz olduğum andan beri, sıradanlaşmış bu gereksiz tartışmanın neden çözülemediğini de bir türlü anlayamadım. Kardeş, hindi yemek neden günah olsun yahu? Ya da ağaç süslemek? Saçma sapan gerekçelerle insanları dinden uzaklaştırmayın lütfen. Nerede görülmüş, insanların mutlu olmalarının günah olduğu?
Bu yazımda, yanlış bilinenleri, hiç bilinmeyenleri ve Türk örf-adetinde yeni yılın edindiği yeri anlatacağım.
Öncelikle şu ayrımı yapmak lazım. Yeni yılı kutlamak ile noel yortusu farklı olgulardır. Noel, hristiyanların her sene 25 Aralık’ta kutladığı dini bir gündür. Ve kutlanılan şey İsa peygamberin doğumudur. Yeni yılla bir ilgisi yoktur.
Benim asıl paylaşmak istediğim ise, yeni yıl coşkusunun Türk tarihi boyunca var olduğu, kendi öz kültürümüz hakkında aslında pek de bir şey bilmediğimiz olacak.
Türkler yeni yılı 22 Aralık günü kutlarlar. Neden bu tarihte oluyor diye sorarsanız, bilindiği üzere 22 Aralık yılın en uzun gecesinin yaşandığı tarihtir. Ve Türkler bu tarihte gece ile gündüzün savaşa girdiğine ve sonunda gündüzün kazandığına inanırlar. Bu zaferi de “yeniden doğuş” anlamına gelen Nardugan Bayramı ile şölene dönüştürürler.
22 Aralık, Türklere göre en soğuk günlerin başlangıcıdır. Bu soğuk günde ay ışığından yaratıldığına inanılan Ayaz Ata ortaya çıkar. Torunu Kar Kızı ile birlikte kimsesiz ve açlara yardım eder, çocuklara hediye dağıtırlar.
Ağaç süsleme de aslında Türk kültüründe ezelden beri var olan olgulardan bir diğeridir. Yaşam ve temiz ruh verdiğine inanılan ve Akçam olarak bilinen hayat ağacı çok kıymetlidir. Nardugan Bayramı’nda da temsilen çam süslenerek yeniden doğuşa atıf yapılır.
Kendi kültürümüz hakkında bilgimiz yok. Atalarımız neler yapardı, güzel olan adetler neden günümüzde uygulanmıyor, merak dahi etmiyoruz. Bacadan giren şişman bir adamın varlığına inanıyoruz, ama kendi Ayaz Ata’mızı bilmiyoruz. Her geçen gün kimliğimizden uzaklaşıyoruz.
Aslında hindisi, ağacı, babası bahane. İnsanlar yeni yılla beraber, hayatlarında yaşanmış kötü şeylerden uzaklaşacaklarına, her şeye sıfırdan başlayacaklarına inanıyorlar. Tüm bu kargaşanın altında yatan tek gerçek var aslında. Umut…
Çocukların ölmediği, hayvanların şefkat ve sevgi dolu insanlarla yaşadığı, savaşın ve yıkımın olmadığı bir dünya, artık şehit vermediğimiz, öz benliğini kaybetmeyen, değerlerine sahip çıkan, ahlaklı ve bilimci gençlerle yükselen bir Türkiye’de yaşamak ümidiyle. İyi yıllar….