ÖLÜMSÜZLÜĞÜN SIRRI

20.07.2017 Perşembe

Sirenler acı acı bağırmaya başlayınca, özlemin ne denli arttığını bir kez daha hissettim. Sanki bu acı günün habercisi olmaya pek de gönüllü değiller gibiydi…

      Bir nesil O’nun yüzünü dahi görmeden muazzam bir sevgiyle doldurdu yüreğini. Hoş, sadece evlatları değil koca cihan önünde saygıyla eğildi. Hem de baskı, korku, şiddet hissettikleri için değil; kendilerinin bile anlamlandıramadıkları bir hayranlık duygusuyla…

       Mübarek elleri öpülesi bir ana, öyle bir evlat yetiştirdi ki; o adam koca bir milletin kaderini değiştirdi. Ne mutlu o anaya, ne büyük gurur…

       Bir faninin bu dünyadan göçü bütün dünyayı yasa boğabilir mi? Bu kadar fazla sevilmek hangi yiğidin harcı ola ki?

       Vefatının üzerinden 78 yıl geçti. Bir ömürlük özlem…

       Öyle yüce bir Türk ki, hiçbir ülke liderini ziyaret ederek milletinin varlığını kabul ettirmeye çalışmayıp, bütün liderleri huzuruna getirmeyi başaran bir insan O. Geçen 78 yıla rağmen naaşı bile tüm dünyayı önünde diz çöktürmeye yetiyor…

       Çünkü O, yüreklere ektiği sevgi tohumlarını yeşertmeyi başaran güzel insan…

       Her daim yüreklerdeki sevgisini yok etmeye çalışan ancak hiçbir zaman bunu başaramayacak olan acizlerin, aslında nefretlerinin altında gizli hayranlıkları ve O’nun gibi olamayacaklarının acıtıcı gerçeğini tüm benliklerinde hissetmeleri…

       Sana olan sevgi, saygı, minnet, hasret bitecek gibi değil. Adın anıldığında bile yüreğinin ince teli sızlayan evlatların var bu ülkede. Ne seni, ne de bu ülkeye bıraktığın mirası unutmayacak ve unutturmayacak, bilakis kendi evlatlarına da sana sonsuz saygı ve minnet hissini verecek evlatların var. Işıklar içinde uyu Ata’m. Bu sevda hiç bitmeyecek… 

        Size bugün ölümsüzlüğün sırrını vereceğim. Norveçlilerin bile atasözü olarak kullandığı bir gerçek aslında. İşte sırrı açıklıyorum: Atatürk gibi olmak…