SOYKIRMADIK, HAYKIRDIK!

09.06.2017 Cuma

Bildiğiniz gibi senelerden beri, çocukların bile inanmayacağı bir masal dönüyor dünya üzerinde; “SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI. “ Kargaların bile güldüğü bu uydurma üzerine yazıyorum bu hafta.

       1 Haziran 1915 yılında çıkarılan Tehcir Kanunu ile başka bir bölgeye nakledilen Ermeni vatandaşlarının ahvali itibariyle, hadleri olmaksızın iddialarda bulunan dış devletlerin düşmanca tavırlarına maruz kalmaktayız. Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım; Tehcir Kanunu, “Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı ayaklananlar için uygulanacak önlemler hakkında geçici kanun” anlamına gelmektedir. Yani bir ırkı yok etmek için uydurulmuş bir prosedür değil, bulunduğu bölgedeki halka zulüm ve ülkeye isyan ettikleri için savaş bitene kadar daha uygun bir bölgeye nakillerinin sağlanması durumudur. 

      Madalyonun öbür yüzüne bakalım. Yıllardır bu iftirayı atmaktan usanmayan devletlerin tarihlerini kısaca gözden geçirelim:

       Almanya, 1933-45 yılları arasında, fırınlarda yakmak, gaz odasında zehirlemek, topluca kurşuna dizmek ve üzerlerinde deneyler yapmak suretiyle katliam yaptı. Bilanço: 21 milyon insan…

      Almanya, 1891 yılında, Namibya’da sömürge kurmak istedi. Bilanço: 117 bin insan…

      Belçika, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Ruanda ve Kongo’yu sömürgesi yaptı. Bilanço: 10 milyon insan…

      Ermeniler, bağımsızlık yalanına ortak olup komşuları olan Türkleri katlettiler. Bilanço: 519 bin insan…

      Fransa, 1954-1962 yılları arasında, 132 yıldır işgal ettiği Cezayir’e ders verdi. Bilanço: 1.5 milyon insan…

      İspanya, 1939 yılında, General Franco diktatör olmaya karar verdi. Bilanço: 1 milyon insan… 

      İtalya, Mussolini’nin imha planını uyguladı. Bilanço: 300 bin insan…

      Sırplar, 1995 yılında Bosna-Srebrenitsa’da üç yıl boyunca katliam yaptı. Bilanço: 312 bin insan…

      İngiltere, 1788-1938 yılları arasında Avustralya’da sömürge kurdu. Bilanço: 750 bin…

      Gelelim bize… Çanakkale’de savaşan Anzaklar için “Analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Onlar bu vatan topraklarında can verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diyen,

      İzmir Yunan işgalinden kurtulduğunda ayağının altına Yunan bayrağı serilince, “ Bayrak, bir ulusun simgesidir. Derhal yerden kaldırınız!” diyen Atatürk’üz biz…

      Savaştan kaçıp aman dileyen mazlumlara kapılarını açıp, onlara sahip çıkan insanlarız biz…

      Etnik kökenlerine bakmaksızın insanı insan olduğu için seven insanlarız biz…

      Ortodoks kilisesi dua notlarında “ Umarız, Türkler derhal buraya gelirler de artık baskı ve zulüm görmekten bizi kurtarırlar” diye bahsettikleri milletiz biz…

       Peygamber övgüsüne mazhar olmuş Fatih’in torunlarıyız biz…

      Hatta ülkesinde kaçak elektrik kullanımının faturalarını ödeyecek, asker ve polislerimizin şehit olmasına sebep olan o mayınların asfalta nasıl döşendiğini görmeyen insanlara, yıkımlarının karşılığında yardım ödeneği çıkaracak kadar da iyi kalpliyiz biz…

       Kimse insanlığımızı, merhametimizi, sabrımızı, yeri geldiğinde tozu dumana katan öfkemizi sorgulamaya kalkmasın.

      Hele de kirli geçmişlerini unutarak, cani ve vahşi ellerini, kirli emellerini mazluma değdirmekten çekinmeyenler bilsinler ki; kurt uykusundan bir kere uyanırsa, arkasında çakal bırakmaz!!!