
PAHA BİÇİLEMEZ HAZİNE
07.05.2017 Pazar“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Ne de güzel söylemiş Kanuni Sultan Süleyman, değil mi? Cihan padişahı bile olsanız, ölüm döşeğine geldiğinizde sağlığın dünya malından daha kıymetli olduğu gerçeğini değiştiremiyorsunuz maalesef.
Bize bahşedilen bu yaşamın hakkını ne denli verebiliyoruz? Farkına varmadan milyonlarca kez içimize çektiğimiz nefes olmasa, bizim de olmayacağımızı unutuyoruz. Hormonlu, genetiği değiştirilmiş, kimyasal içerikli, özünde doğal olmayan ne varsa önce üretiyor, sonra da o canavarı bir güzel tüketiyoruz. Öfke, stres, korku, nefret, bencillik gibi ruhumuza yakışmayan ne kadar duygu varsa kalbimizin bir köşesine monte ediyoruz. Bununla yetinmiyor; tüm zararını bilmemize rağmen alkol, sigara gibi bağımlılık yapıcı sahtekarların ardına sığınıyoruz. Bize emanet edilen bedene aslında hunharca ihanet ediyoruz.
İşin bir de keyif verici maddeden can alıcı maddeye geçiş evresi de var. Her geçen gün hızla artan uyuşturucu bağımlılığı sizi hiç korkutmuyor mu? Bonzai denilen bir tehlike var, evlatlarımızın hayatına kastı olan. Gencecik nefeslerin, mutasyona uğruyormuşçasına değişmelerine tanık oldu gözlerim. “Başkalaşım geçirmek” yerinde bir tabir olur herhalde. Hiçbir şey yapamama aciziyetine düşen çocuklar… Esrar, tütünden hallice bir besin maddesi (!) oldu zaten. Tüm bunlar olurken biz neredeyiz? Nerede ana-babalık görevlerimiz? Hani toplumsal dayanışmamız?
Bilinçlenelim, bilinçlendirelim. Yeşilay etkinliklerini takip edelim. Gençleri kötü alışkanlıklara karşı uyaralım, onlardan koruyalım. Hayatın anlamını kavrayıp, sağlık elden gitmeden bir şeyler yapalım.
Suya düşen bir damla, dalga zinciri oluşturur. Biz başlayalım, gerisi muhakkak gelecektir…