BİR İNSAN, BİR DÜNYA

13.04.2017 Perşembe

Geçen hafta kendisiyle makamında görüşme memnuniyetini yaşadığım Sayın Kaymakam Bey’i, sohbet ederken gözlemleme fırsatını yakaladım. Oradan ayrıldığımda bende bıraktığı tek etki şuydu ki; eğitim bir insanı gerçekten tevazu, nezaket ve bilgi sahibi yapıyor. “Başak, doldukça başını öne eğer “ der hep babam, doğruymuş. Bu tecrübe vesilesiyle bu hafta eğitimden dem vuracağım.

   Hak ettiği itibarı görmediğini düşündüğüm, önemli bir konu eğitim. Aileden, kurumlara ne denli başarılıyız? Çocuğumuza doğru olanı  açıklamak yerine yasak, günah tabularıyla dayatıyoruz. Okuma çağına geldiğinde de haiz olamayacağı konularda başarı bekliyoruz; sanki çok eğitebilmişiz gibi. Sanki yeteneklerini, ilgi alanlarını çok önemsiyormuşuz gibi. Çünkü çocuğumuz, kulvarında birinci gelmek zorunda olan bir yarış atı. Öğrenciden ziyade velilerin birbirleriyle kıyaslarını şaşkınlıkla izliyorum. Hayallerinin olması çok önemli değil, sınavda birinci gelip o gururu yaşatsınlar kafi. Eğitim sistemimiz de pek takdire şayan bu konuda. Bir erkek çocuğu okuyor, askere gidiyor, evlenme zamanı geldiğinde güvenilir bir yerde çalışıyor olabilmek için, eğitimiyle alakası olmayan meslekleri seçmek zorunda kalıyor. Kız çocuğu zaten okumasa da olur, zira eşi ona bakabilir.

   Şartları zor bir sistemde yol almaya çalışıyoruz. Standartları nispeten daha iyi bir yaşantı için mücadele ediyoruz. Ama bunu kazanabilmek için eğitimi hayatımızın “zorunlu” kısmında tutuyoruz. Üç tane koyun bakmanın, üniversite okumaktan daha kazançlı olduğu bilinciyle çocuk yetiştiriyoruz. Bu çocuklar da kitap karın doyurmuyor zihniyeti ve yaşlarının getirdiği cesaretle farklı arayışlar içerisine giriyorlar. İkili dialoglarda yaşadığı hezimeti, “bu dünyada kimse beni anlamıyor” zümresine ispatlayabilmek için yanlış seçimler yapıyorlar. Uyuşturucunun on üç yaşa kadar indiğini biliyor musunuz? Sadece büyük şehirlerde değil, ilçemizde o kadar fazla harcanan çocuk var ki; eğitimsiz, ilgisiz bir aileden kaçıp, kötü bir çevreye sığınan. Burada herkese fazlasıyla görev düşüyor. Onlara daha sosyal bir hayat temin etmek, ihtiyaçlarına cevap vermek, asayişi sağlamak, onları eğitebilmek. Ailelerden yetkililere herkes taşın altına elini koymalı. O evlatlar bizim.

   Evlatlarınıza sahip çıkın efendim. Onları gerçekten eğitin. Onları dinleyin. Sizin yetiştirdikleriniz gün gelecek, bir sonraki nesli yetiştirecek. Evlatlarınızı, hatta onlarla beraber kendinizi de eğitin. Bilgi kıymetlidir, hakkını verin…